Kendi kendinin doktoru olmak, bir Türk atasözü olan “kişi kendinin doktorudur” cümlesi ile benliğimize yerleşmiş oldukça yanlış bir yaklaşımdır. Elbette önleyici tedbirler bakımından hekimlik seviyesinde olmasa da bilgi sahibi olmak gereklidir. Ancak hastalıkların tedavisi, ilaç kullanımına karar verme gibi süreçler Kendi kendinin doktoru olan bireylerin hayati riskler almasına sebep olur. Hastaneye gittiğinizde sizin için yapılan tahliller sadece bir prosedür değildir. Hekimin ilaç verme ve tedavi uygulama yöntemine karar verme aşamasında danıştığı kaynaklardır. Ve doktor dahi olsanız, bazı sorunları tahliller ve tıbbi görüntüleme kaynaklarına başvurmadan tedaviye başlayamazsınız. Bu noktada tıbbi bilginiz de yoksa, kendi kendinize vereceğiniz kararlar oldukça büyük problemlere yol açabilir.

Esasında Kendi kendinin doktoru olmak kavramı, hastalıklardan korunmak için uygulanacak tedbirler kapsamında faydalı sayılabilir. Örneğin, sigara ve alkol kullanmanın ne kadar zararlı olduğunu kendi doktorluğunuzu yaptığınız süreç içerisinde kendinize telkin etmeniz ve hekimin tavsiyesine uymanız faydalı olacaktır. Ancak, örneğin soğuk algınlığına karşı bir ilacı kendinize reçete etmeyiniz. Öncelikli olarak birkaç gün bağışıklık sisteminizin sorunla mücadele etmesine izin verip, kendiliğinden iyileşme olmazsa hekime başvurunuz.

Kendi kendinin doktoru olmak bu kadar kolay olsaydı, dahiliye uzmanı olmak için 10 sene eğitim almak gerekmezdi. Lütfen Tıp bilimini hafife alıp, bilinçsiz ve yanlış tedaviler uygulamayınız. Modern tıbbın ulaştığı nokta itibariyle dakikaları içerisinde gerekli tetkikleri yapılabilir ve hekim tarafından hastalığınıza tanı konulabilir. Ancak emin olun bunu siz yapamazsınız.